COVİD -19 SALGININDA TARIM SEKTÖRÜNE ÜLKESEL VE KÜRESEL BAKIŞ PANELİ

ÜLKELERİN BAĞIMSIZLIĞI VE BEKASI TARIMDA KENDİLERİNE NE KADAR YETERLİ OLDUKLARIYLA DOĞRU ORANTILI
 
TOHUMCULUKTA KENDİNE YETEBİLEN ÜLKELER, BAĞIMSIZLARINI DEVAM ETTİREBİLİR

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Yönetim Kurulu Başkanı Savaş Akcan, Avrasya Tarım Ekonomistleri Derneği (ATED) tarafından görüntülü konuşma programı üzerinden düzenlenen ‘’Covid -19 Salgınında Tarım Sektörüne Ülkesel ve Küresel Bakış’’ konulu panele katıldı. 

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Ö.Ü. Prof. Dr. Fahri Yavuz, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Ö.Ü. Prof.Dr. Bülent Gülçubuk ve Türkiye Halciler Federasyonu (TÜRKHAL) Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Tavşan’ın katıldığı paneli Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Başkanı Prof.Dr. Zeki Bayramoğlu yönetti.  

TÜRKTOB Başkanı Savaş Akcan panelde özetle şöyle konuştu; 

"Covid -19 krizi bizlere globalleşme sevdasının sona erdiğini, ulusallaşmanın çok daha ön plana çıktığını birebir hissettirdi.

Avrupa Birliği bile kendi içinde sınırlar oluşturdu. Artık, ulusal bilinç, ulusal hakimiyet ve yeterlilik her şeyin önünde geliyor.
  
Ülkelerin bağımsızlığı ve bekası tarım ve gıdada kendilerine ne kadar yeterli olduklarıyla doğru orantılıdır.
 
Tohum güvenilir gıdanın birinci evresidir. Ancak, tohumculukta kendine yetebilen ülkeler, bağımsızlarını devam ettirebilir.
 
Covid -19 krizi bizim her zaman önemini anlatmaya çalıştığımız milli tohumculuğun gelişmesi için bir şans olabilir. 
Türkiye bugün itibarıyla %85 oranında kendine yeterli olan bir tohumculuk politikası izliyor. %15’lik açık ise serbest piyasa dinamiklerinden kaynaklanıyor. 

Global firmalarda piyasada yer aldığı için çiftçilerimizin bir bölümü bu yabancı firmaların tohumlarını kullanıyor. 

Salgın süreci ile birlikte gümrük kapılarında yaşanan sorunlar, ülkelerin tohum ve tarım ürünleri dış ticaretine getirdiği kısıtlamalar bizi artık içimize döneceğimiz, kendi milli tohumlarımızı kullanacağımız bir sürece doğru götürüyor. 

Çiftçimizin yerli tohum kullanım oranlarının artışı yerli firmalarımızın üretim ve araştırma- geliştirmeye (AR-GE) daha çok kaynak aktarmasına sebebiyet verir. 

Özellikle Türki Cumhuriyetler'e tohumluk olarak ciddi tedarik sağlıyoruz. Ayrıca Avrupa kıtasında tarımsal üretimin çok olduğu ülkelerin kriz halinde olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, kendimize yeterli olmamız yetmeyecek, dost ve komşu coğrafyalara da yeterli olacak bir tohumculuk politikası ve üretim gerekli olacak.

Bakanlığımız ihracat konusunda bize daha çok destek olmalı.

Tarım topraklarımız azaldı. Özellikle Türki Cumhuriyetlerdeki kullanılmayan tarım topraklarını Tarım ve Orman Bakanlığımızın ön alması ve desteği ile tohumluk üretimi açısından değerlendirmeliyiz. Bu imkân sağlanabilirse, hem ülkemizdeki tohum üretilen toprakların bir bölümü nihai ürün üretimi için kullanırız, hem de Türki Cumhuriyetlerde daha düşük maliyetle tohum üretimi yaparız.
 
Tohumda bir tarım ürünüdür. Dolayısıyla girdi maliyetlerinin artışı tohum maliyetlerini de doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle tohumluk fiyatlarının artmaması için girdi maliyetleri acilen düşürülmelidir. Çiftçimizin daha uygun fiyatlarla tohum temin etmesi sağlanmalıdır.
 
Türk tohumculuğu hakkında yapılan kara propaganda gerçekleri yansıtmamaktadır. Türk tohumculuğu ülkemizin ihtiyacını kıtlığa sebebiyet vermeden karşılayacak durumdadır. 
Ürün çeşitliliği konusunda sıkıntılar yaşayabileceğimizi elbette biliyoruz. Ancak ülkemizi kesinlikle gıdasız bırakmayız. Bunun doğrulayacak bütün veriler elimizde mevcuttur. 

Türk tohumculuğu son 10 yılda büyük aşama kaydetti. Panele katılan hocalarımdan da rica ediyorum. Bu kara propagandalara müsaade etmeyiniz. 

Ata tohumu, yerel tohum, yerli tohum, GDO, İsrail vb. bütün konular, kavramlar iç içe sokuluyor. 
Tüketicilerimiz de ne tükettikleri konusunda şüphe etmeye başladı. Biz 60 bin üyeli bir birliğiz. Kendi çocuklarımıza yedirmediğimizi üretmeyiz, ürettirmeyiz. 

Türk tohumu güvenlidir. Türk tohumu sağlıklıdır." 

Akcan, panel sonunda sorulan sorulara cevaben ise şu ifadeleri kullandı:

"Tohumculuk sektöründe araştırma – geliştirme (AR-GE) konusunda özel sektör olarak gerideyiz. 

Özel sektörün sermayesi bu konuda yeterli gelmiyor. 

Millî tohumların piyasada daha çok kullanılması bu konudaki dar boğazın aşılmasına büyük katkı verir. Ülkemizde tohumun AR-GE’si daha çok Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor. Üniversiteler de destek veriyor. Ancak, tohumculuk konusunda gelişmiş ülkelerde toplam tohumculuk sektörünün cirosunun ortalama %10’u AR-GE’ye ayrılıyor. Biz bu miktardan ne yazık ki çok uzağız.
 
Firmalarımıza adet olarak baktığımızda %93’ünün yerli firma, %4’ünün yabancı firma, %3’ünün ise yerli-yabancı ortak firma olduğunu görüyoruz. 

Ancak Pazar payı olarak baktığımızda aynı sırayı takip edersek; %51, %30, %19 oranları karşımıza çıkıyor."